Enstrüman çalmak bir insanın kendi hayatına yapabileceği en güzel yatırımlardan biridir. Sıkıntılı olduğunuzda moraliniz düzelir, öfkeli olduğunuzda sakinleşirsiniz. Hayatınızda boş vakit nedir, boş durmak nedir bilmezsiniz, üretkenliğinizi artırır. Ürettiğiniz sesin sonucunu o an dinleyebiliyor olmak bile bir zevktir insan için. İlgim müziğe olduğu için böyle söylüyorum; ama insan fotoğraf çekmeli, şarkı söylemeli; iş ile ev, okul ile yurt arasında mekik dokumanın dışında bir şeyler de yapmalı insan…
Basgitara ilgim nasıl başladı hatırlamıyorum. John Myung’in yeşil renkli Yamaha’sı (RBX6JM) ile Erotomania çalışını dinlemek, izlemek çok hoşuma giderdi. Öyle ki, çok dinlemekten ara ara bıkmış ve sonra tekrar dinlemişimdir. Son ara verişim çok uzun olmuş. Bugün tekrar dinlediğimde şunları hatırladım:
- Basgitar almak için okuduğum kitapları sattığımı hatırladım. Alabileceğim en iyi gitar için İstanbul’a günü birlik gidip geldiğimi hatırladım. ’98 yapımı Fender Mexico Jazz Bass’ım vardı.
- Anfim olmadığı halde çıplak sesi duyarak akordu anlamayı, düzeltmeyi hatırladım. Her gece notaları anlamaya çalışmak, sevdiğim şarkıları taklit etmek, parmaklarım iyice alışana kadar bıkmadan usanmadan aynı şarkıları tekrar tekrar çalışımı hatırladım.
- Sırf benim istediğim şarkıları çalabiliyor diye (As I Am, yine Dream Theater) şehirdışındaki bir müzik grubuna katılmayı ve yemeğimden kısıp bu grupla stüdyoya girmek için günü birlik şehirlerarası yolculuk yaptığımı hatırlıyorum. Şimdi düşünüyorum: MANYAKLIK!!
- Her şeyden önemlisi, şarkıların bende yarattığı psikolojik etkiyi hatırlıyorum. Erotomania’nın içinde bir başka hikayem, Deftones’tan My Own Summer’in içinde bir başka hikayem, Depeche Mode’dan Never Let Me Down Again’in içinde bambaşka bir hikayem var.
Yaşadım bunları ben, iş hayatımda bile göremeyeceğim samimiyette iyi arkadaşlıklar edindim. Sahne aldım, küçük de olsa bir turne macerası yaşadım. Tek amacın eğlenmek olduğu bir dünyanın zevkini çıkardım. Tüm bunlardan önemlisi, istediğim zaman, evde veya dışarıda bir müzik icra edebilme lüksüne sahibim. Bu benim hayatım için her zaman güzel bir detay olacak.
Bu arada, eski müzik arkadaşlarımın bazılarının isimlerini hatırlamakta zorlanıyorum. Dream Theater şarkıları çaldığımız gruptan gitarist Berkeley’e başvurmayı hazırlanıyordu, Umarım başarmıştır. Klavyeci Kültür Üniversitesi’nde ekonomi okuyordu sanırım, umarım iyi yerdedir. Bir de çok iyi twin kullanan baterist vardı, artık yüzlerini görsem hatırlayamayacağım insanlar. Bana ulaşırsanız, blogunu okudum deyin, kahve ısmarlayacağım.