BYD Atto 3

Elektrikli Araçla İlk Tatilim

Bir haftalık Türkiye tatilimde şehirlerarası yolculuklarda denemek üzere elektrikli araç kiraladım. Şunu gördüm ki, gelecekteki değişim sadece aracın özellikleriyle sınırlı kalmayacak. Kişisel alışkanlıklarımız, beklentilerimiz, yol ve otopark düzenlemeleri, mola yerleri; kısaca yola çıktığımız noktadan varacağımız noktaya kadar uğradığımız veya muhtaç olduğumuz her şeyde bir değişikliğe hazır olmamız gerekiyor.

Yazımın sonuna geldiğinizde şaşırmayın diye şimdiden belirtmek istiyorum. Ben elektrikli araçları da, içten yanmalı araçları da seviyorum. Mümkün mertebe araç kiralayıp farklı markalar denemeyi de seviyorum. Elbette tercihlerim var; ancak burada bahsetmeyeceğim.

Ne Planladık?

Aracı Ankara Esenboğa Havalimanı’ndan teslim aldık, Tekirdağ’a yakın bir bölgede tatilimizi yapıp geri dönmeyi planladık. Haritadan baktığımızda yolla ilgili herhangi bir endişemiz yoktu, zaten bu kadar çok sık kullanılan bir yolda da elektrikli araçla ilgili bir sıkıntı yaşayacaksak bu yazıyı burada kesip konuyu kapatabilirdik, elektrikli araç almak deli cesareti olurdu. Benim beklentim oldukça basitti:

  • Bolu Tüneli’nin gidiş yolu kapalı, alternatif yoldan gidecektik ve şarj istasyonu bulamayabilirdik. Buna rağmen şarj istasyonu denk geldikçe ve ihtiyacım oldukça duracaktım. Başka bir planlama yapmak istemedim.
  • Bir içten yanmalı aracı nasıl kullanıyorsam öyle kullanmaya devam edecektim. Yani menzili uzatacağım diye 120 kmh ile gitmeyi kesinlikle istemiyordum. Hız limitleri ve trafiğin hızına uyum sağlayarak yolculuğumuzu tamamlayacaktık.

Tek şaşırdığım, alternatif yol hep aşağı eğimli olduğu için, bir de trafik ve viraj nedeniyle hızımızı düşük tutmak zorunda kaldığımız için araç 30 – 35 km boyunca elektrik tüketmedi, tam tersine az da olsa regenerative frenleme sayesinde kendini şarj etti.

Birinci Sorun: Yazılım

Kiraladığımız aracın CarPlay entegrasyonu çok kötüydü. Haritayı kaydırmak çalışmıyordu mesela, sağda solda neler var göremiyordum. Ondan daha kötüsü, ters yöndeki şarj istasyonlarını göstermesiydi. Evet, en yakın istasyon o olabilir ama 10 km gidip U dönüşü yapmak, sonra şarj edip tekrar kendi yoluma dönmek yerine, yolumun üzerindeki istasyonları tavsiye etmesini, göstermesini beklediğim çok oldu.

Bir başka sorun da aracı çalıştırmadan klimayı açamıyor olmamdı. Doğrusu bunu içten yanmalı araçlarda da yaşıyorum; ama elektrikli araçlarda kontak, START düğmesi vesaire bence çok anlamsız ve sembolik artık. Kucağımda bebek ve sırtımda çanta var, sadece klimayı açmak için:

  1. START düğmesine basmam gerekiyor, yetmiyor.
  2. Ayağımla frene basmam gerekiyor, o da yetmiyor.
  3. Koltukta ağırlık sensörü olduğu için sürücü koltuğuna da oturmam gerekiyor.

Klimayı, camları, radyo veya müziği, hatta kameraları telefondan yönetebiliyor olmak, hatta otomobil için ayrı anahtara ihtiyaç duymuyor olmak ne büyük nimetmiş. Kiraladığımız araçta eSIM desteği olmadığı için uzaktan erişmek de mümkün olmadı. Bu tip şeylerin kıymetini yokluğunda anladım doğrusu. En azından aracın şarja ihtiyacı olup olmadığını, ne kadar yol kat ettiğimi telefondan görebilmek isterdim. Uzaktan erişim, güncel navigasyon verisi ve kaliteli yazılım olmadıktan sonra elektrikli aracın avantajını anlamak da, anlatmak da çok zor.

Tabelalar, Yönlendirmeler

Her ne kadar araçlar yazılım teknolojileriyle içiçe hale geldiyse de gözümüz hep yollarda, tabelalarda, ışıklarda. Bir taraftan CarPlay rezaleti ile uğraşırken, öbür taraftan tabelaları takip edip acaba bir sonraki istasyonda şarj edebilecek miyim diye durup durmayacağıma karar vermeye çalışıyordum. Almanya’da tabelalara bakıp elektrikli şarj istasyonu olup olmadığını anlamak mümkün; Türkiye’de ise sadece Dörtdivan’da gördüm şimdilik, o da yetersiz.

Şehiriçi veya Şehirlerarası

Evimin park alanında hem AC hem DC şarj istasyonu var. Günlük kullanımda herhangi bir problem yaşamadım. Yakıt ve bakım masraflarının, vergilerin nispeten daha düşük olması şehiriçi kullanım söz konusu olduğunda elektrikli araçları daha avantajlı yapıyor ve bu avantaj Almanya’da Türkiye’ye göre daha belirgin, bu da neden benim elektrikli araç tercih ettiğimi açıklıyor. Ancak çok sık şehirlerarası yolculuk yapan birisi iseniz işin rengi biraz değişiyor. Almanya’da yine çok büyük bir sorun değil; çünkü hem şehiriçi toplu taşıma çok iyi, hem de şehirlerarası elektrikli şarj istasyonu yoğunluğu ülkenin genelinde iyi. Ancak aynı şeyi Türkiye için söylemek şimdilik zor.

Hesap Kitap

Aracı şarj edebilmek için beş uygulama yüklemek zorunda kaldım. Türkiye’de en çok memnun kaldığım uygulama Trugo oldu. Bunda Shell ile işbirliği içinde olmalarının oldukça payı var çünkü Almanya’da da zaten Supercharger bulamadığımda Shell istasyonlarını kullanıyorum. Harcamalarımı şöyle özetleyebilirim, sadece şehirlerarası gidiş ve gelişimi kapsıyor:

TarihSaatKapasiteÜcretŞarj İstasyonu
22 Ağustos15:08 – 15:3422.80 kWh270.72 TRYPleco
22 Ağustos18:31 – 18:5419.64 kWh174.80 TRYoncharge
22 Ağustos19:54 – 20:2626.61 kWh236.83 TRYoncharge
22 Ağustos21:59 – 22:2624.05 kWh230.88 TRYTrugo
25 Ağustos11:34 – 12:2848.49 kWh465.48 TRYTrugo
25 Ağustos14:19 – 15:1043.96 kWh422.05 TRYTrugo
25 Ağustos16:18 – 16:4526.61 kWh255.46 TRYTrugo

Giderken Trugo’nun hesaplı olduğunu biraz geç farkettiğim için dönüşte hep genellikle Trugo tercih ettim. DC şarjlarda 1kWh ücreti bu yolculuk sırasında 9.60 TRY idi. Giderken toplam 913.23 TRY, dönerken ise 1142.99 TRY şarj yüklemesi yapmışım. Tabi iki yönde de yola en az 400km menzil gözükecek şekilde şarjlı çıktığımı belirtmeliyim ve ilk şarjlar dahil değil. Benzinliye göre sağlıklı bir karşılaştırma yapabilmek 100 km’de kaç kWh tükettiğine bakmak en iyisi. Bu konuda okuyucular kusura bakmasın, ben zannediyordum ki Tüketim Grafiği yol boyunca ortalama tüketimimi kaydedecek ve ben günlere göre tüketim ortalamasını görebileceğim. Malesef sadece son 50 km verisini gösteriyormuş ve ben Esenboğa Havalimanı’na aracımı bırakmaya gidiyordum en son. Onun için aşağıdaki ekran görüntüsünde görünen 15.5 kWh/100km gerçekçi bir veri değil. Benim ara ara şehirlerarası yolculuğumda gördüğüm sayılar 20 – 22 kWh idi; ama ben 25 ve 30 kWh tüketim için ayrı ayrı hesaplamak istedim:

  • Yolumuz yaklaşık 575 km.
  • En rahat bulunan şarj istasyonu Trugo idi, onun 1kWh DC ücreti 9.60 TRY.
  • Klimalar açık, tüm hız limitlerine uyuldu, yani 130kmh hız limitinin olduğu yerde kaplumbağa gibi 90 ile veya sorumsuz insan gibi 160 ile gitmedik, 130 ile gittik. Tasarruf derdinde olmadık, elbette kurallara da uyduk.
  • 100 km’de 30 kWh tükettiğimizde: 575 / 100 * 30 * 9.60 = 1656 TRY
  • 100 km’de 25 kWh tükettiğimizde: 575 / 100 * 25 * 9.60 = 1380 TRY
  • Hadi bir de şehiriçi için fikir versin diye 15.5 kWh üzerinden iş – ev – şehir merkezine uğrayarak 575 km yaparsak ne kadar tutarmış diye hesaplayalım. Benim eve yakın yerde AC şarj istasyonu var, Trugo değil ama yine de fiyatlar yakın olduğu için onu hesaba katacağım, AC ücreti 6.96 TRY
    • DC tercih edilirse: 575 / 100 * 15.5 * 9.60 = 855.6 TRY
    • AC tercih edilirse: 575 / 100 * 15.5 * 6.96 = 620.31 TRY
  • Son olarak bir önceki seyahatımda benzinli aracımın şehirlerarası yakıt tüketimi 5.9 litre idi. Şu anda Shell’de 95 Oktan benzin litre fiyatı 43 TRY’den fazla. Aynı yolu benzinli araçla gittiğimde yol masrafım: 575 / 100 * 5.9 * 43 = 1458.78 TRY
  • Benzinli araçlarda elektrikli araçların tam aksine şehiriçi yakıt tüketimi daha fazla oluyor. Sadece şehiriçi yakıt tüketimini hatırlamıyorum ama karma tüketim 7.1 litre idi. 575 km’yi iş – ev – şehir merkezine uğrayarak yapsaydım: 575 / 100 * 7.1 * 43 = 1755.48 TRY

Bu sayılar çok değişken. Ama ben bu tip hesaplamaları arasıra araç kiralayarak veya kendi elektrikli aracımla test ederek şunu tekrarlayabiliyorum, şehiriçi kullanımda tasarruf yaparak şehirlerarası yakıt tüketimini dengeleyebiliyorum.

Sonuç

Bir yanım manuel vites, atmosferik motor, hidrolik direksiyon arıyor, otomobil kullanmanın zevkini alarak seyahat etmek istiyorum. Diğer yanım ailemin konforunu düşünüyor ve kendi zevkimden feragat etmek zorunda kalıyorum. Uzun yolda gürültünün ne kadar yorucu bir şey olduğunu elektrikli araç kullanınca fark ettim. Herhalde otonom teknolojiler geliştikçe araç kullanmak diye bir şey kalmayacak. Elektrikli araçların bu tip avantajları zamanla içten yanmalı araçlara entegre edildikçe, o aradığım sürüş zevki iyice yok olacak. İyi mi kötü mü bilemiyorum.

Şarj istasyonu ağının henüz yeterli seviyede olmadığını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Biz tatilimizde Longoz Ormanları’na bu yüzden gidemedik, şarjsız kalma riskini göze almak istemedik. Onun dışında yolların asfalt olmasına özellikle dikkat ettim çünkü aracın altı bildiğiniz bataryadan ibaret. Bozuk köy yollarında taş veya görmediğiniz tümsekliğin bataryaya zarar vermesini istemezdim.

Son olarak, eğer elektrikli araç almayı düşünüyorsanız, sosyal medya ve forumlardaki fanatik yorumlara gözünüzü kulağınızı kapatsanız hiçbir şey kaybetmezsiniz. Bazı şeyleri zamana bırakmak gerek, geleceğimizi fanatikler değil; deneyimli kullanıcılar, deneyimli servisler, yaşadığımız sıkıntılar ve alışkanlıklarımız belirliyor.