Bu yazıyla belki bir sonraki otomobilinizi seçerken tercihlerinizi etkileyebilirim. Kararsız olanların hızlı karar vermesine, kararlı olanların da doğru karar verdiklerine emin olmalarını sağlamak istiyorum. Çok zevksiz otomobillerin olduğu bir dönemdeyiz. Arada güzel şeyler çıksa da fiyat/performansı, ülkenin durumu, teknolojik gelişmeleri göz önünde bulundurduğumuzda sevdiğimiz otomobili satın almaktan vazgeçmek zorunda kalabiliyoruz.

Otomobil en nihayetinde bir ulaşım aracı; ancak hayatınızın belli bir kısmı onun içinde geçtiği için, zamanınızı ve maddi durumunuzu da etkilediği için, ulaşım dışında başka beklentileriniz oluyor. Sessizlik, konfor, güç, dayanıklılık, ucuzluk, belki de prestij… Ancak beklentinizin genel beklenti sınıflamalarına veya o dönemin modasına uygun olması gerekiyor.

Beklenti sınıflaması diye bir kavram var mı bilmiyorum, belki istem mekanizması demeliyiz. Ama neyi kastettiğimi anlatmak için Çetin Altan’ın Limonata ve Rafadan Yumurta yazısından alıntı yapacağım. O yazıyı bulup mutlaka okumanız gerekiyor. Ben şu kısma çok takıldım, diyor ki; iyi bir rafadan yumurta yapmak için, yumurta biçiminde ve yumurta büyüklüğünde, kapağı vidalı çelik bir kaba ihtiyaç var. Peki bu kabı nereden bulacağız, şöyle yazıyor:

Hiçbir yerde bulamazsınız. Neden? Çünkü o kabın üretilmesi, genel istem mekanizmasıyla ilgilidir. Kimse yaşam zevkini, enfes bir rafadan yumurtaya kadar bile inceltmemişse, öyle bir kap bulunmaz. Bu da ultra süper bir zenginlik sorunu değil, bir yaşam sevgisi sorunudur.

Şimdi burada biraz durup düşünelim. Şöyle dediğiniz oldu mu, ya bu station wagonlar, kombiler güzeldi, çok işlevseldi, ne oldu da şimdi bulması zor? İşte o alıntıladığım yazı bunu bence iyi anlatıyor. Örnek veriyorum SUV’lar (Sport Utility Vehicles); önceleri yerden yükseltilmiş, arazi koşullarına uyum sağlayan, gerektiğinde asfaltta hız yapabilen araçlarken, şimdi bu saydıklarımın hiçbirisini tam olarak yerine getiremeyen modeller piyasayı domine ediyor. Eskiden MPV’lar (Multi-Purpose Vehicle) vardı, SUV’un her özelliğini taşımasa da en azından birkaç özelliğini çok daha iyi yerine getirirdi. Daha fazla yolcu veya bagaj alabilir veya koltukları yatırıp kamp yapmak amaçlı kullanabilirdiniz.

Şimdi kalmadı mı böyle alışkanlıklarımız, zevklerimiz? Elbette bizde de değişiklikler oldu, ama otomobil firmaları da artık eskisi gibi otomobil satmak için uğraşmıyorlar. İstem mekanizması yerine kar maksimizasyonuna odaklandılar. Tırnak değse çizilen “piano black” tasarımlar, fake difüzorler, fake egzoz çıkışları; fiziki butonların, mekanik viteslerin kaldırılıp, yerine ortaya kocaman bir tablet konulması, vs.. Ve biz bunu satın aldık. Hepsi bir anda olmadı; ama ufak ufak alıştırdılar. Bu nedenle “artık müşteri böyle talep ediyor.” düşüncesine katılmıyorum. Otomobil firmaları artık eskisi gibi istem mekanizmalarımıza hitap eden otomobil yapmak konusunda becerikli değiller.

Peki ne yapacağız? Bence birinci adım, eğer uzun zamandır tek marka veya ekol tercihiniz varsa, sadakati bırakmanın zamanı geldi. Onlar geldikleri ekolü temsil etmek konusunda sizin kadar istekli değillerse, sizin de sadakatinizin çok bir önemi yok. Vazgeçebilirsiniz, onların rakip belledikleri markalara bakabilirsiniz. Aracınızı yenilemek istediniz, eskisinde olan anahtarsız çalıştırma, otomatik klimayı almak için ekstra para mı istiyorlar? Fiziki butonları mı kaldırdılar? Tepkinizi göstermek için güzel bir fırsat.

İkinci adım, bir tercihiniz olsun ama fanatizmden uzak durun. Başkalarının tercihlerine de fazla anlam yüklemeyin. Bunun için SWOT analizi tekniğini kullanabilirsiniz. Bütçenize ve kriterlerinize uygun birkaç marka ve modeli dört kutucuktan birine yerleştirin, hangisi özellikler sizin için daha önemli ise onlara odaklanın.

Üçüncü adım, yaptığınız tercihlere büyük anlamlar yüklemeyi bırakın. Örneğin Tesla veya herhangi Çin markası elektrikli araç tercih ettiniz. SWOT analizine bakarak zaten bu markaların satış sonrası desteklerinin Türkiye’de çok zayıf olduğunu bilerek satın aldınız, bu konuda daha fazla kendinizi memnun etmeye çalışmayın. Önleminizi alın, umarım kaza olmaz ama olursa da servis yetersizliği ile karşılaşabileceğinizin bilincinde olun. Satış sonrası destek sizin için önemli ve bu yüzden Toyota seçtiyseniz, aracın performansı için kendinizi yalandan avutmanıza gerek yok. Uzun ömürlü olsun istediyseniz, konfor konusunda Japon otomobillerini Alman otomobilleriyle kıyaslamayı bırakın (bir Lexus değilse tabi).

Son olarak, şu sıralar kaçınılmaz gibi gözüken bir elektrikli araç dönüşümü söz konusu. Gözümüzü kulağımızı tamamen kapatmak yerine, istem mekanizmamızı tekrar devreye alıp, otomobil markalarına bizim nasıl bir otomobil beklediğimizi tercihlerimizle, tepkilerimizle anlatmamız gerekiyor. Yoksa gittikçe hepsi birbirinin kopyası olacaklar.