“… Sonra seni hatırlıyorum. Birden zindanım aydınlanıyor. Kuşlar cıvıldıyor içimde. Yaşamak istiyorum.”

Cemil Meriç, Jurnal Cilt 2


Bazen kendimi kör insanların yerine koyuyorum. 30 yıl boyunca hiç görmemiş birisi olarak, diğer insanlar gibi görebilmeyi sağlayan bir teknolojiye sahip olmayı mı daha çok isterdim; yoksa görmeden de hayatımı kolaylaştırabilecek bir teknolojiye sahip olmayı mı?

İşitme engelimin ilk farkına vardığımda, hep kulağımı tıkayan bir şey olduğunu, o şeyi çıkarınca herkes gibi duyabileceğimi defalarca arzuladığımı hatırlıyorum. Teşhisi koyan doktor, “Benimle bu kadar iyi konuşabildiğine göre senin çok iyi bir dudak okuyucu olman lazım; çünkü test sonucuna bakılırsa sen neredeyse sağırsın.” demişti. İlk işitme cihazı kullanmaya başladığımda, aklıma kuş cıvıltıları ile ilgili kitaplarda okuduğum metinler geldi.

Babam bana roman ve şiir okuma alışkanlığı kazandırmıştı çocukken, kuş cıvıltısı ile ne kastediliyor pek anlamıyordum. Bilmiyordum çünkü. İşitme cihazımı takıp ilk duyduğumda dehşete kapıldım. Son derece rahatsız edici, kulak zarlarımı patlatacak, ürkütücü tuhaf sesler. O an anladım ki, meğer duymanın iki organı varmış. İnsan sadece kulakla değil; beyinle de duyarmış. Bir müddet parklarda kendimi bu sese maruz kalıp bu sesi nasıl yorumlamam gerektiği konusunda beynimi eğitmek için uğraştım. Bazen bir serçe ya da kanaryanın sesini duyduğumda sevecek gibi olsam da, hala bu sesin bende yaşama isteği uyandırdığını söylemem güç. Sadece empati kurabiliyorum.

Bunca geçen sessiz bir hayattan sonra, işitme cihazlarının benim için yapabileceği en iyi şey, daha iyi bir amplificator olmak değil; sesi tanımlamak, onları duyabileceğim frekans veya desibellere dönüştürmek, filtrelemek, hatta yazıyla veya koluma dokunarak bana mesajı iletmek. Bu aynı zamanda, kendi yaş grubunda beklenen işitme sağlığına sahip insanlar için de hayat kalitesini artırabilecek bir teknoloji. Mesela bebek ağlaması ve çocuk bağırmasını filtreleyebilmek, arkadaşlarının ne dediğini anlayabilmek, güzel olmaz mıydı?

Eskiden duyabilmeyi çok isterdim, ama yaşlandıkça kulaklarım daha da yıpranıyor. Şimdi, duymadan da yaşam kalitemi koruyabilmek ümidindeyim.