Navorski Şanssızlığı
Viktor Navorski şanssızlığı, dokuz aylık işkence nihayet son buldu. Bundan sonra olacaklar hakkında hiçbir fikrim yok. Eski ben’e söyleyeceğim bazı şeyler var, bunların siz diğer okuyuculara katkısı ne olur, bilmiyorum. Belki dünya dertlerinizde yalnız olmadığını hatırlamak sizi bir nebze rahatlatır.
-
Kapalı bir kutu gibi, dışarıya hiçbir şey sızdırmayan garip bir insansın diyen tüm arkadaşlarıma duyurulur, buyrun bir seferlik. Ne düşünüyorsam yazıyorum.
-
Dopamine fasting lafı tanıdık geliyor mu? Ben de yeni öğrendim sayılır. Daha doğrusu, uygulamış olduğum inziva yaklaşımının böyle bir adı olduğunu bilmiyordum. Günün belli bir süresini dış dünyadan tamamen kopuk geçirme ve kendini tanıma çabası. Tuvalette bir şeyler okumadan duramayan insanlar için epey ürkütücü gözükebilir; ama en azından sosyal medya alışkanlığını sorgulamak için denenebilir. Benim olayım budur.
-
Bunun bir de break fasting adında, dini ritüelleri olan bir kardeşi var; ama konumuz o değil. Yaptığım bir şey de değil; ama insan vücudunun bir bitki gibi olduğunu düşünüyorum. Yediklerimizin sadece beden sağlığına değil, zihinsel sağlığa da doğrudan etkisi var. Kısacası, bok gibi beslenirsen, bok gibi düşünürsün.
-
Bazen kendimi uzay istasyonunda bir astronot gibi hissediyorum. Dokuz yıl uzaktan çalışmış birisi olarak en çok bu yıl zorlandım. Zaten tetikteyim, sıfır temas, sürekli hijyen, yeterince hareket edememe, evde bunalma, aşı bulunamadan ikinci ve üçüncü dalganın geleceği haberleri; gerzek gerzek “evde kalacaksın kardişiim” diye konuşup dışarı çıkan, delirdiklerinin farkında olmayan, vitamin hapı gibi antidepresan içenler yüzünden oluşan tuhaf bir baskı… Birileri kimler uzay yolculuğuna hazır diye genetik bilgi toplamak istese, karantina günlerinde kim ne yaptı bakabilir. Bir de stok yönetim meselesi var. Tüm sınavı başarıyla geçtiğimi söyleyebilirim; tek sorun, sabrım tükenmek üzere.
-
Bir Kore filmi izlemiştim. Kadının eski sevgilisi ile yenisi buluşuyor, eski olan yeniye tavsiyelerde bulunuyordu, şunlardan hoşlanır, bunlardan nefret eder vesaire. Bazen bizim de belirli zamanlarda hayatımız için milestone belirleyip sonraki için roadmap hazırlamamız gerekiyor. Hayatımızın yeni sürümü, eskisinden daha iyi olmalı.
-
Sanıyorum bir ikisini burada paylaşmakta sakınca yok. Birinci söyleyeceğim şu olurdu: Yaşamak bir kaos mühendisliğidir. Üniversiteden beri dur şunu halledelim, sonra önüm düz; dur hele güzel maaş alalım ondan sonra tamamdır; dur askerlik aradan çıksın sonra rahatız; dur evlenelim sonra bakarız diye diye geldik buraya. O düzlük yok, hep kaos var. Kaos içinde ne yapabiliyorsan sen osundur. Ne yapacaksan, işte şimdi yapacaksın. Düzlük yok.
-
İkincisi de şu olur: Bugüne kadar gerçekleştirdiğin o “mükemmel” hedeflerin hepsi pürüzlüydü. Bundan sonra da öyle olacak. Bas gitaristtin, turnelere çıktın; ama işitme kaybın oldu. İşitme cihazı aldın; tinnitus ile tanıştın. Hırslıydın; ama anksiyete bozukluğu oluştu. Bir yerde durmalısın.
-
-
Mutlak iyi ve mutlak kötü yoktur. Hepimiz bir parça iyi, bir parça kötüyüz. Kimimizin kötü yanları fazla, kimimizin iyi yanları. Herkesin iyilik algısı da farklı farklıdır. Onun için, ne arkadaş, ne iş çevresinde kimseye bir sözün olmasın. Ki başkaları kötü bir şey yaptıklarında ses çıkarmak, iyi bir şey yaptıklarında da takdir etmek özgürlüğünden mahrum kalmayasın.
-
Erişilebilirliğin engellilikle doğrudan bir alakası yoktur. Erişilebilirlik, bir şeye erişmek için insanın düşünmesi gereken alternatif planlardır. Kolun varken, bilgisayarı kolun olmadan nasıl kullanacağını düşünmelisin. Sosyal medyada resim paylaşırken, kör insanlar için betimleme yapmıyorum, kendim için alternatif bir erişim kanalı açıyorum.
-
Matrix’in en sevdiğim iki sahnesi var. Biri “cehalet mutluluktur”, Ghost in the Shell ile kıyasa sokulabilecek tek konuşmadır belki de. İkincisi ise Morpheus’un Neo’ya özür dilediği sahne. Otuz beş yaşına gelip birden kuşlar gibi morötesi ışıkları görmeye başlasak, beynimiz muhtemelen bu “yeni” gelen renk sinyallerini nasıl değerlendireceğini bilemeyecekti. Bazen düşünüyorum, en son beyin olmak üzere, organlarımızı yapay alternatifleriyle aşama aşama değiştirsek, o “ben” artık ne zaman aynı “ben” olmaktan çıkar? Benim cevabım, ilk andan itibaren.
-
Navorski şanssızlığı nedir? Tam ameliyat olmak için cesaretini topladığında tüm dünya çapında bir pandemi olmasıdır. Oyunu hard mode ile başlattık yanlışlıkla. Terminal filmini ayrıca öneriyorum.
-
Bu kadar…